CrAyZ-FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
CrAyZ-FoRuM

Forumcuyuz Biz !
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ruya

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
deli_bekir
Admin
deli_bekir


Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 28/06/07

Ruya Empty
MesajKonu: Ruya   Ruya Icon_minitimeCuma Haz. 29, 2007 1:12 am

Rüyalar, o ana kadar yaşanılanların beyinde semboller şeklinde açığa çıkmasıdır.
Rüyalar, çeşitli mânâların, o mânâlara uygun sûretlere bürünerek bize görünmesi hâlidir.

RÜYALAR
Beyin veri tabanındaki mânâların açığa çıkmasıdır.

Rüyalar, kâh sizin o ana kadar mevcut veri tabanınızdaki mânâların açığa çıkmasıdır; yani bilgisayarınızın harddiskindeki bir takım verilerin ekrana yansıması, görüntüsüdür; kâh da ekranınıza internet aracılığı ile gelen verilerin bilgisayarınızda işlenerek ekrana yansımasıdır!.

İşte internetten bilgisayara verilen, gelen veriler gibi, beynin radar dalgalarıyla algıladığı bazı dış olaylar, geçmişte ruhun bedenden ayrılıp bir yerlere gidip bir yerlerde görüşmesi veya o yerleri görmesi şeklinde değerlendirilmiştir.

Tabii bu geçmişte hiçbir şekilde izah edilmesi mümkün olmayan bir olaydır; ki bunu, ancak bugünkü şartlarda böylece açıklama imkânını bulabiliyoruz.

Bilim ve teknoloji bu düzeye gelebildiği için, telepatinin varlığını kabul eden her insan, beynin radar dalgalarını da doğal olarak kabullenmek zorundadır!.

BİLİNCİN BAŞKA BOYUTLARA SEYAHATİ

1987`de fizikçi Alain Wolf, yakaza hâlindeki rüyaları, bilincin başka boyutlara seyahati olarak tanımlamıştır.
Türkçede “Rüya” dediğimiz şey, Arapçada “rüyet” den gelir. Rüyet, görüş; görülen şey demektir.

“RÜYA”

BEYİNDEKİ VERİ LEVHALARI; FREKANSLARDIR!

“Rüya” beyindeki veri levhaları, frekanslardır. Beyne ulaşan frekansa en yakın frekans, beyinde hangi anlam olarak tasavvur edilmişse önceden , ona uygun sûret olarak , o dalgalar beyinde açığa çıkar ve böylece rüyalar, semboller şeklinde görülmüş olur!

Meselâ, rüyada ağaç konuşur”… “ağaç konuşması” şeklinde algıladığın şey, esasında bir melek! Ağaç,meleğin beyindeki veri tabanına göre en yakın ya da uygun bir şekilde sembolize olarak deşifre edilip mânâlandırılışıdır! Bu mânâlandırılış, veri tabanındaki tarama esnasında, o frekansın en yakını olan frekanstır.

RÜYADA GÖRÜLEN SURETLER, DIŞARIDAN GELMEZ!

(Soru: Rüya âlemi, misâl âleminin bir parçasıdır. Rüya âleminde gelişen olaylar belirli rumuzlarla anlatıldığına göre, bu rumuzları değerlendirmedeki yöntem nasıl olmalıdır?..)

Rüyada görülen sûretler bize dışarıdan gelmez…

Aynı ilhamın bitişik yatakta yatan iki kişiye geldiğini düşünelim… Birisi beyin verilerine göre başka sembollerle görecektir o mesajı, diğeri başka…

Gün içinde, aynı astrolojik etkileri alan insanlar, nasıl farklı duygular hissediyorlarsa; bu da beyin açılımlarından ileri geliyorsa… Aynı şekilde rüyada görülen semboller de o kişinin veri tabanına göre sûretlenir!.

Bu sebeple rüya yorumu, sezgi yollu rüyayı gören kişiyi OKUMAKTAN geçer, kanaatindeyim…

RÜYADA ZAMANSIZLIĞI YAŞIYORSUN!

Düşünürken ve rüyada kendi özgün zamanını daha doğrusu zamansızlığı yaşıyorsun… Bunu, ya zevkle ya da sıkıntıyla yaşıyorsun…

Zevkle veya mutsuzlukla olmasının sebebi, kabullerin!
RÜYALAR NİÇİN YORUMA MUHTAÇTIR?

Esas itibariyle, her şey yani her görüntü, Allahû Teâlâ’nın çeşitli isimlerinin mânâlarının bir sûrete bürünmüş hâlidir.

Hattâ daha gerçeğiyle, biz o mânâları, beynimizdeki özel algılama sistemi ile, görüntüler, sûretler şeklinde algılarız.

Beynin veri tabanının, gecenin içinde bulunulan saatlerindeki meleki=astrolojik tesirler altında, o tesirlerle ilgili konularına göre irrite edilmesi…

Bunun sonucunda belli bir sentezin oluşması… Bu sentez sonuçlarının peyderpey, belli bir siklusla hayâl merkezine ulaştırılması…Bu dalgaların, konuyla ilgili veri suretleriyle birleşmesiyle de rüya yani görüntünün beyinde oluşması…

Rüyalar o ana kadar yaşanılanların beyinde semboller şeklinde açığa çıkmasıdır.

Rüyalar daima beyin sentezlerinin sonuçları ve rüyet merkezinde açığa çıkan beynin veri tabanına GÖRE görüntü sembolleri olduğu için, konunun ehli kişiler tarafından yorumlanmasını yani sembollerin deşifre edilmesini gerektirir.

YATAY VE DİKEY RÜYALAR

Rüyalar bir yatay bir de dikey olmak üzere 2 ye ayrılır. Bu yatay ve dikey dediğimiz rüyalardan dikey rüyalar yaşanılan zaman boyutundan geleceğe dönük zaman boyutuna sıçrama rüyalarıdır. Kişinin kendi özünde üst boyuta sıçramasıyla alâkalıdır.

İnsanın bildiğimiz madde boyutu; mikrodalga ruh boyutu var… bir de biinç boyutu var. Şimdi bilinç boyutunda öyle bir derinlik var ki, bu yaşadığından 10 sene 20 sene 50 sene sonrasına ulaştığı gibi Kâinatın ilk oluştuğu devreye ya da sana göre milyon veya milyarlarla sonra meydana gelecek zaman boyutuna kadar olabilen dikey sıçrama olayıdır. Çünkü bilinç boyutunda zaman kavramı biter. zaten saniyede 300.000 kilometreye ulaştığın anda zaten zaman sıfır oluyor; zaman duruyor. Onun üstünde boyutsal bir olay var. Şimdi büyük kısmınız boyutsal dediğim zaman anlayamayacak ama benim de daha fazla anlatabilme imkânım yok… Maddeyi anlatmak kolay. Mikrodalga yapıyı da anlatmak kolay… Ama mikrodalga yapının ötesindeki enerji boyutunun değerlerine girmen çok güç.. Ki bu boyuttan zannederim Üst Madde kasetinde bir miktar bahsettim. O kasette enerji boyutu algılarından söz ettim…

İşte şuur boyutunda zaman kavramı kalkıyor. Zaman kavramı kalktığı içinde 50 sene sonra ile 1 milyon sene sonra aynı mekanda diyeyim veya boyutta diyeyim, ne dersem diyeyim, böyle bir yerde bir arada algılanabiliyor.

Çok kaba basit bir misal;
Bu odada sadece şu yaşadığımız zaman var. Bitişik odada yaşadığımız zamanla 50 sene sonrası birarada serpiştirilmiş her tarafa ama sonraki odaya gittiğimiz zaman orada 50 sene sonrasıyla 5 milyar sene sonrası bir odaya sıkıştırılmış.. Bunun gibi, bunu boyutsal olarak düşünün.

RÜYADA DİKEY YÜKSELME YAPMAK

SENİN ELİNDE DEĞİLDİR!

(Soru: Üstadım, rüyada dikey yükselme elde edebilmek için ne yapmamız gerekir?)

Rüyada dikey yükselme yapmak senin elinde değildir…

DİKEY VE YATAY YÜKSELMELERLE KİŞİ

GEÇMİŞ VE GELECEĞE VUKUF KESBEDER!

İnsan uyku sırasında, beyninin hassasiyeti oranında bedenin duyuları kaydından kurtularak, yükselmeye (urûc) başlar… Bu yükselme ya dikey, ya da yatay bir şekilde olur.

İnsanın uykudaki yükselmesi eğer yatay şekilde olursa, beş duyunun kaydından kurtulabilme, bedenden uzaklaşabilme gücüne göre, -ki çeşitli faktörler rol oynamaktadır bu durumda- dünya üzerinde gezinti yapabilir ve hiç görmediği yerlere gidebilir ve oraları bilebilir. Kezâ CİNlerle de karşılaşması bu seviyede olur.

Bir uyku sırasında bedenden uzaklaşan üst yapı, yâni “insan”, yâni “dalga beden” yatay bir geziye çıkmış; ve bu arada oraları da görmüştür.

Nitekim bundan başka, gerek geçmişe ve gerekse geleceğe ait görülen bir çok rüyalarımız, daha sonra bu şekilde gerçekleşmiştir.

İşte bu tip rüyalar (ki aslı “rüyet” yâni “görüş”ten gelmektedir), hep uyku sırasında üst yapının yatay gezisinden ileri gelmektedir.

Dikey gezi veya yükselmeye (urûc) gelince…

Bunu açıklamak için bir örnek vererek konuya girelim;

Zaman ve mekân denilen şey, başta da bilimsel olarak açıkladığımız gibi izâfi bir şeydir… Yâni, bana veya sana veya bize, “göre” olarak mevcuttur.

Meselâ sonsuz büyüklükteki bir çölde, başı ve sonu görülmeyecek kadar uzunluktaki bir kervanın ortasında yürüyorsunuz… Gördüğünüz bildiğiniz yerler sadece görüş sahanız kadar olan bir kaç metrelik sahadır.

Şimdi sizin için belirli bir zaman biriminde, yâni bir saat içinde gördüğünüz yer, o zaman geçtikten ve siz o kadar yürüdükten sonra; “geçmiş” olacak yâni mâzi olacak ve o anda içine girdiği saha da “hâl” olacaktır, az önce “gelecek” iken sizin için…

Kezâ arkanızdan gelen için de, sizin bulunduğunuz yer “gelecek”; kendi bulunduğu yer de “yaşanan an” olacaktır ki, halbuki orası sizin için “geçmiş”tir…

İşte böyleyken hal, giden bir helikopter sizi alıp bulunduğunuz yerden ve dikey olarak yükselmeye başlasa ne olur?

Eskiden bir saatlik süre içinde gördüğünüz bir kaç yüz metrelik saha “yaşanan an” iken, şimdi yükselmeniz oranında görebildiğiniz yer “yaşanan an” sınırı içine girer; ve “geçmiş” ile “gelecek” küçülmeye başlar; “yaşanan an” daimi olarak genişlerken…

Nihâyet sizin için çıkabilmek mümkün olsa, öyle bir noktaya erersiniz ki, sonsuz büyüklükteki çölde, sonsuz uzunluktaki kervanı tamamıyla görebilirsiniz…

Yâni kervan ehli için “mekân”-”zaman” mevcut iken; artık siz bu kısıtlamadan kurtulursunuz! Yükselişiniz, sizi bu kayıttan kurtarmıştır.

İşte insan, madde kaydından kurtulabildiği oranda, dikey yükselme hâlinde -henüz bu dikey yükselmeyi rüyada gerçekleştirmeye sebep olan durumların neler olduğunu bilememekteyiz- geçmişe ve geleceğe vukûf kesbeder.

Çünkü, “Hiç bir şey yoktan var olmaz ve var olan hiç bir şey yok olmaz” kanunu gereğince, geçmişte şu anki durumumuza göre ‘’geçmiş’’ diyoruz, olmuş bütün olaylar uzayda belirli dalga boyları hâlinde mevcuttur.

Ve eğer ki bizim elimizde bu dalgaları kulağımıza adapte edecek güçte bir radyo veya gözümüze gösterebilecek yapıda bir televizyon cihazı olsa, biz bütün geçmişi aynen yaşıyormuşçasına görebiliriz.

Kezâ ‘’gelecek’’ dahi, her an, çok daha üst semâdan (ki “semâ”, İslâm terminolojisinde, çeşitli yüksekliklerdeki değişik özellikleri dolayısıyla “katlar” diye anlatılmıştır) dalgalar hâlinde gökyüzüne inmektedir…

İşte insan belirli oranlarda yükselme (urûc) ile “geçmiş”e ve “geleceğe” dönük görüş sahibi olmakta ve artık onun için bütün bunlar “yaşanan an” boyutuna gelmektedir.

İşte bu nedenle de bazı insanlar uykularında belirli dikey çıkışları yaparak o devirlere gitmekte; sanki o zamanda o olayı yaşıyorcasına kendisini bulmakta; sonra da dünyaya indiği yâni beden boyutunda uyandığı zaman olup-biteni anlatmaktadır.

RÜYADA NİÇİN ACI DUYULUR?

Bu hologramik beden, aynen televizyon dalgaları gibidir… Nasıl ki taşıyıcı dalgalara yüklenmiş görüntü ve ses dalgalardır, televizyon dalgaları; işte “insan ruhu” da böylece tüm zihinsel fonksiyonların sonucu olan verileri yüklenmiştir!.

Beynin ürettiği yüklenmiş dalgalardan oluşmuştur. Beyin tarafından üretilir; ve beyin, kendindeki tüm düşünsel verileri dalga olarak “RUH”a yükler.

Rüyada duyduğun acı, beynin ruha yüklediğini gösterir… Kabir azâbı dahi bu yüklenmeden dolayıdır.

NOT: Hologramik beden (Ruh)

RÜYADA YAŞ KAVRAMI YOKTUR!

Senin kafanda, düşünebildiğin, ulaşabildiğin en son noktada; “Ben bu beden değilim, ben bir ruh yapıyım” düşüncesi var.. Kendini bir ruh yapı olarak kabul ediyorsun….

Nitekim, rüyanda da kendini nasıl görüyorsun?.

Bu madde bedenin ağırlığına sahip olmayan, zaman zaman en olmayacak işleri yapabilen lâtif bir beden olarak hissediyorsun kendini. Hattâ bazen, kendini dahi görmüyorsun.

Dikkat ederseniz, rüyada yaş kavramı da yoktur, hissedilmez!.

RÜYA ALEMİNDE LİSAN KAVRAMI YOKTUR

Dünya’dan yollanan dalgalar ölümötesi boyuta ulaşır ve ölümötesi boyutta, rüya âleminde olduğu gibi lisan kavramı yoktur. Okunan âyetler orada çeşitli yaşantı içinde olan insana sistemin bazı gerçeklerini hatırlatarak, onun içinde bulunduğu sıkıntıdan bir süre için kurtulmasını sağlar…

RÜYALARINIZDA ŞU ANKİ İLMİNİZİN

NE KADARINI YAŞIYORSUNUZ?

Rüyalarınızda, şu anki ilminizin ne kadarını yaşıyorsunuz? Ne kadar, ilminizi rüya boyutunda yaşamınıza geçirebiliyorsunuz?

Rüya , ölümün kardeşi olduğuna göre!.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://crazy.highbb.com
 
Ruya
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ruya kac saniye surer

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
CrAyZ-FoRuM :: Serbest Atış Köşesi :: Fal & Astroloji & Rüya Tabirleri-
Buraya geçin: