Gözlerinden damlayan her yığılı sancının sana kattığı onca acı ve acının sana vermiş olduğu bir sancı.
Sen ki; dünyayı önüne seren kadın;
Sen ki yalnızlığıyla barışık olan;
Sen ki hayalleri için yaşayan. Nerdesin şimdi?
Şimdilerde yaşadığın, geçmişinin izlerinin seni sürüklediği bu dayanılmaz acı da ne?
Sen yüreğini bir parmaklığa kapatmış aydınlık yüzü olan kadın! Nerelerdesin şimdi?
Kayıp mı edildin, kendin mi kayboldun?
Kaybolduğun yol da kim seni sürükledi bu dayanılmaz acıya.
Sevgiyle bütünleşen kalbini şimdi niye dikenler kaplamış,
Sen içindeki tüm sesleri havalandıran sonsuz güce sahip kadın, şimdi nerede senin o sonsuzluğun?
Sonsuzluğu nerede kaybettin ve yokluğun nerede başladı?
Seni yalnızlığa iten neydi ki, sen bunca zamana rağmen kendini hiç oradan kurtarmadın?
Kurtaramadığın zamanların zamansız acılarla kaplı olduğunu niye bu kadar geç anladın?
Sana ait olduğunu bildiğin tüm yalnızlık tabularında şimdi neden boğuluyorsun?
Bu denizler senin sularındı, kendi sularında neden dibe batıyorsun?
Yoksa taş mı bağladılar bir daha çıkma diye?
Yoksa sürüklendin mi gelgitlerde?
Aşk senin için nerede başladı ve nerede bitti?
Dünya senin için ne zaman döndü ve ne ara durdu?
Yalnızlık ne zamandan beri sana böylesine düşman oldu?
Uyan artık uyan peri kadın!
Uyan; yoksa bir daha asla gözlerini açamayacaksın.
Uyan; yoksa kaybettiğin zamanı hiçbir zaman geri alamayacaksın.
Uyan; uyan ki, bu içindeki çimenlik tekrar kır çiçekleri açsın.
Uyan;
Uyan yoksa…
Olduğun yerde öylece kuruyacaksın…